top of page
  • twitter-logo
  • White Facebook Icon
  • White Instagram Icon
  • Yazarın fotoğrafıekonomi yazıları

BORSADA ORPHEUS YENİLGİSİ

Güncelleme tarihi: 19 Kas 2020


"Yeryüzünün en yetenekli müzisyeniydi Orpheus. Orpheus, lirini alıp çalmaya başladığı zaman yalnızca insanlar değil tüm doğa aşk ile onu dinlemeye başlardı. Onun ise aşık olduğu tek kişi Eurydike’ydi. Bir gün tüm cesaretini toplayarak ona evlenme teklifi etti. Önlerinde uzun ve güzel bir gelecek olduklarını düşünerek evlendiler. Ancak evlendiklerinin ikinci günü ormanda gezerlerken Eurydike’yi zehirli bir yılan soktu. Zehir o kadar hızlı yayıldı ki Eurydike orada, Orpheus’un kollarında son nefesini vererek Hades’in hükümdarlığında bulunan Ölüler Diyarına gitti. Orpheus için bu acının tarifi yoktu ve bu gidişi bir türlü kabullenemiyordu. Aradan günler, aylar geçti ve sonunda Orpheus kararlı bir şekilde Eurydike’nin mezarından ayrılarak Hades’in diyarını bulmaya karar verdi. Bütün gün ve gece yürüyerek bir su perisinin olduğu mağaraya geldi. Orada, Orpheus tüm hüznüyle lirinini çalmaya başladı. Müziğin etkisine karşı koyamayan su perisi, Orpheus’a yer altına inmesi için aradığı yolu gösterdi. İşaret edildiği yerden yer altına inen Orpheus orada ölüleri karşıya geçiren Kharon adlı sandalcıyı görür. Yaşayan birinin ölüler dünyasına geçmemesi gerektiğini eğer geçerse bir daha yeryüzüne çıkamayacağını bilen Kharon, Orpheus’un sandala binmesine izin vermedi. Ancak Orpheus lirini çıkartarak hüzünlü şarkısını çalmaya devam etti. Lirinin sesi o kadar etkiliydi ki sadece sandalcı Kharon değil duygusuz ölüler bile etkilenmişti. Kharon vermemesi gereken izni unuttu ve Orpheus’u sandalına aldı. Sandal Ölüler Diyarındaki giriş kapısının önüne geldiğinde ise Hades’in üç başlı köpeği Kerberos Orpheus’un yeni sınavı olmuştu. Ancak Orpheus’un derin hüznü yeteneğiyle buluştuğunda çıkan namelerin önünde hiçbir şey duramıyordu. Bu şekilde Hades’in yaşadığı saraya kadar gitti ve en sonunda aradığı Hades ile karşılaştı.


-Zamanından önce seni buraya getiren nedir Orpheus?

-Zamanından önce benden alınan karımı götürmeye geldim.


Hades, Orpheus’un çaldığı Lirinden ne kadar üzüntülü olduğunu fark ediyordu ayrıca yaşayan birinin yer altı dünyasına kendi isteğiyle inmesi büyük cesaret isteyen bir şeydi. Bu yüzden Orpheus’un isteğini kabul etti. Ancak bir şartı vardı. Eurydike, Orpheus’un arkasında yürüyecekti ve Orpheus yeryüzüne çıkana kadar asla arkasına bakmayacaktı. Eğer arkasına bakarsa yaptığı anlaşma bozulacak ve Eurydike ölüler diyarına geri dönecekti. Anlaşma Orpheus için oldukça basit duruyordu, bu yüzden şartı hemen kabul etti. Nöbetçiler Eurydike’yi getirdiler ve Orpheus geldiği yoldan tekrar yeryüzüne dönmek için yürümeye başladı. Uzun bir yoldan sonra Orpheus küçük bir delikten sızan ışığı görmeye başladı, yolun sonuna gelmişlerdi. Ancak Orpheus’un içine kemiren bir şey vardı Eurydike gerçekten arkasında mıydı? Ya Hades kendisini kandırmışsa ve karısını ona hiç vermediyse? İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Orpheus, içini kemiren duruma karşı koyamadı ve yeryüzüne gelmek üzereyken arkasını döndü. İşte o an Eurydike, geldikleri yoldan hızla kaymaya başlayarak Ölüler Diyarına gitti Orpheus’a ise günahların en büyüğü kaldı: Pişmanlık.”


Alman Filozof Max F. Scheler demiştir ki: “ Yaptığı şeyden pişman olan iki defa zarar görür. Önce kınanması gereken bir arzuya, ardından da onun doğurduğu tiksintiye teslim olmuştur.” Filozoflara göre pişmanlık, insanı çift taraflı tükettiği için en büyük günahtır. Kavramsal tanımında ise, sonuçların ne olduğu ve ne olabileceği hakkındaki boyutlarının karşılaştırılması ile meydana gelen acı verici bir duygudur.


Bu olumsuz duygunun iki temel bileşeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki; sorumluluktur. Eğer bireyler, verdikleri kararlar üzerinde kontrolün merkezinde bulunuyorlarsa yaşadıkları pişmanlık hissi de çok daha fazla olmaktadır. Çünkü kendilerini pişmanlığa sürükleyen kararları aldıklarında alınan hatalı kararların sorumluluğunu paylaşacakları kimse yoktur. Bir başka ifadeyle, suçlayabilecekleri tek kişi kendileridir. Diğer bileşen ise, kendini suçlamaktır. Bu bir anlamda bireyin kendi hatasını kabullendiği ve verdiği kararın mantıksız olduğunu kabul ettiği noktadır. Bireylerin, bu noktaya gelebilmesi bir nebze daha zordur. Çünkü genel olarak insanlar, en iyi tercihlerinin ne olduğunu bilemezler; ancak en iyi olduğunu inandıkları tercihleri seçerler. Bu yüzden verdiği kararın hatalı olduğu düşüncesine ilk başta inanmak istemeyecek ve hatalı kararları haklı çıkaracak bahaneleri kendine sunmaya, sunduğu bahanelere de inanmaya başlayacaktır. Ancak aldığı hatalı kararın hiçbir şekilde izah edilemeyecek noktaya geldiğini fark ettiği anda kendini suçlamaya başlayıp, pişmanlık hissini derinden yaşayacaktır. Bireyin aldığı sorumluluk ne kadar yüksekse duyduğu pişmanlıkta bir o kadar yüksek olacaktır, duyduğu pişmanlığın artması da kendini suçlama eğilimini arttıracaktır.


Günlük yaşamda çok fazla hedefler bulunmaktadır ve bu hedeflere ulaşabilmenin pek çok alternatif yolu mevcuttur. Dolayısıyla bireyler bir karar aldıklarında, alınan kararın sonuçlarının neler olabileceğini kestirmek bireyler için zordur. Genellikle pişmanlıkların, bir şeye karar vermeden önce o konu hakkında yeteri kadar araştırma yapılmadığından dolayı ortaya çıkan “yetersiz dikkatten” kaynaklandığı düşünülür. Ancak yetersiz dikkat kadar, çok fazla bilgi kirliliği olan ortamlarda ya da dönemlerde “aşırı dikkat” unsuru da pişmanlığa sebebiyet vermektedir.


İnsanlar için hiç bitmeyen bir döngü… Kişi bir şeyi yapma kararı verse de vermese de bu pişmanlık hissinden kurtulamaz. Yaptığında “Neden yaptım” pişmanlığı, yapmadığında “Neden yapmadım” pişmanlığı bir gölge gibi insanın peşinde dolaşmaktadır. Peki, neden?


İnsanın kafatasının içinde bulunan hazinede Prefrontal Korteks adı verilen bir yapı yer almaktadır. Beyinde en son gelişen yer bu bölgedir ve üstlendiği görevler oldukça önemlidir. Aslında bu yapı hepimizin aşina olduğu bir yapıdır. “Ergenlik” dersem bu yapı hakkında belki aklınızda bir şeyler canlanabilir. Çünkü Prefrontal Korteks, kullandığımız “olgunlaşmışsın” teriminin bir anlamda somut halidir. İnsanların sosyal davranışlarını, karar verme süreçlerini, plan yapmalarını, hedef belirlemelerini, problem çözebilmelerini ve bunlarla birlikte daha birçok şeyi yapan kısımdır. Bir anlamda insanları, düşünen hayvan alanına yerleştirmiş olan alan işte bu alandır. Ancak bireyler her zaman kararlarını bu yapı ile tartıştıktan sonra vermez. İnsanlar stres altında hissettiklerinde veya her hangi bir duygunun yoğunluğunu yaşadığında çok hızlı şekilde “sürüngen beyin” kontrolü ele almaktadır. Sürüngen beynin ise insana öğrettiği iki şey vardır: “Savaş” ya da “kaç”. Bu kadar stresli ortamlarda insanlar fark etmese bile, sürüngen beyin ve Prefrontal Korteksin savaşı vardır. Pişmanlık kavramı da genellikle sürüngen beynin kazandığı savaşlar sonucunda ortaya çıkar. Çünkü Prefrontal Korteks karar verme anında ortadan kalktığı zaman insanlarda artık düşünen hayvan alanında değildir.


Hades, Orpheus ile anlaşma yaparken en zor şeyin kişilerin kendi duygularına hükmetmesi olduğunun farkındaydı. Bu yüzden, Orpheus’u kendi ile sınamıştı ve sınamayı geçemeyince onu günahların en büyüğünü yaşamaya mahkûm etmişti. Hisse senedi yatırımcısı da Orpheus gibi, günahların en büyüğüne mahkûm edilmiştir. Yatırımcı her gün piyasalarda kendi duygularıyla sınanmaktadır. Bu sınanma sonunda ise yatırımcının hissettiği şey hep “pişmanlıktır”. Yatırım yaptığı hisse kazanmış olsa bile bu pişmanlık duygusundan kurtulamamaktır. Çünkü yatırım yaptığı ya da yapmadığı hisse senedi ile her zaman kıyaslayacak başka hisse senetleri bulunmaktadır. Yatırım yaptığı hisse senedinin araştırmasını kendi yapmış bile olsa şüpheleri hiç bitmeyecek ve hep içini kemirmeye devam edecektir. Her seferinde erken satmış/almış ya da geç satmış/almış olacaktır. Fark etmese bile yatırım yapmış olduğu riskli piyasada, yatırımcının ilk hedefi yatırımından kazanç sağlamak değil mükemmeli bulmaktır. Mükemmel kavramı ise yatırımcı için; hisse senedini en düşük seviyede alıp en yüksek seviyede satmasıdır. Sattığı hisse senedi yükselmeye devam ederse pişmanlık olur, aldığı hisse düşmeye devam ederse pişmanlık olur, satmayı düşündüğü hisseyi satmazsa pişmanlık, almayı düşündüğü…. Bu pişmanlık kıskacına piyasadaki yatırımcı için sonsuz olasılık eklenebilir.


Peki, yatırımcı ne yapabilir? Eğer yaptığınız işlem sonucunda elde ettiğiniz kâr hedeflediğiniz kâr ise mükemmele odaklanmamalısınız. Çünkü yapılan birçok çalışmaya göre, pişmanlık duygusu memnuniyet duygusunun azalmasına sebep vermektedir. Odaklandığınız hatalı düşünce, memnuniyet duygunuzu azaltacak ve işleminiz kazanç sağladığınız halde sizi mutlu edemeyecektir. Bu durum bir sonraki yatırımının da kararlarını etkileyecektir. Ayrıca Prefrontal Korteksin tembel bir varlık olduğunu ve kısa bir süre içinde düşünme görevinden ayrılıp yerini sürüngen beyine bıraktığını unutmayın. Bu yüzden, beyninizin bu geçişleri ne zaman yaptığını ve ne sıklıkla yaptığını anlamaya çalışın. Hangi koşullar oluştuğu zaman kontrolü kaybediyorsunuz ve kontrolü nasıl kaybediyorsunuz. Bunları çözümlemeye çalışmalısınız. Örneğin; Hisse senedinde yaptığınız işlemden dolayı pişmanlık duyduğunuz zaman agresifleşiyor musunuz ya da yaptığınız işlemi görmemezlikten gelip kendinizi tamamen o işleme kapatıyor musunuz? Eğer kendinizi ve beyninizi tanırsanız en azından pişmanlık duyabileceğiniz sonuçları en aza indirebilirsiniz.


Zamanın hızlı bir şekilde akıyor olması, birçok şeyin değişmesi ve seçeneklerin her geçen gün hızla artması yatırım yapılan piyasaları da etkilemektedir. Böyle hızlı bir değişim yatırımcıların da ihtiyaçlarına ve isteklerine yansımaktadır. Yalnız bu yansımalar aynı şekilde pişmanlık ve memnuniyet duygularını da etkilemektedirler. Eskiden de yatırımcılar birçok seçenek arasında kalır ve pişmanlık duygusuna kapılırdı. Ancak şu anda kendi yatırımlarını kıyaslayacak çok fazla alternatif bulunmaktadır. Eğer ne istediğinize, bir yatırımdan ne kadar kâr beklentiniz olduğuna karar veremezseniz, işleminiz beklentinizi karşılasa da Orpheus gibi geriye dönüp olasılıklara bakarsınız. İşte tam o anda Hades'in laneti bir kere daha başlar...



Cemre




Ufak bir soru:


“Paul’ün elinde A şirketinin hisse senetleri bulunmaktadır. Geçen yıl onları B şirketinin hisseleriyle değiştirmeyi düşündü ama aksi yönde karar verdi. Şimdi B şirketinin hisse senetlerine geçiş yapsaydı varlığının 1.200 dolar tutarında artmış olacağını öğreniyor.


George’un elinde B şirketinin hisse senetleri bulunmaktadır. Geçen yıl A şirketinin hisse senetlerine geçiş yaptı. Şimdi B şirketinin hisse senetlerini elinde tutsaydı, varlığının 1.200 dolar tutarında artmış olacağını öğreniyor.”


Sorumuz basit; kim daha fazla pişmanlık duyacak?






Kaynaklar: Güney, Alp Eren: Tüketici Davranışları Açısından Karar Alma Sürecinde Pişmanlık Duygusunun Memnuniyet İle İlişkisi Üzerine Bir Araştırma https://www.researchgate.net/publication/323395329_TUKETICI_DAVRANISLARI_ACISINDAN_KARAR_ALMA_SURECINDE_PISMANLIK_DUYGUSUNUN_MEMNUNIYET_ILE_ILISKISI_UZERINE_BIR_ARASTIRMA



Şefik, Can: Klasik Yunan Mitolojisi



NOT: Yukarıdaki soru Daniel Kahneman'ın Hızlı ve Yavaş Düşünme kitabından alınmış olup sonuçlar şu şekildedir: Katılımcılar %8 oranında Paul'un %92 oranında ise George'nin pişmanlık duyacağını belirtmiştir.




1.247 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Unknown Track - Unknown Artist
00:00 / 00:00
bottom of page